2000
20002
ERGİN KALINOĞLU
Köşe Yazarı
ERGİN KALINOĞLU
 

Lümpen Kedim, Orta Direğin Çöküşü ve TÜSİAD

  — Lümpen gel kızım. — Aaa, kedime lümpen mi diyorsun? — Evet, niye şaşırdın ki? O tam bir lümpen. — Ama o bir kedi… — E, hazırcı ve tembel işte tam da bu yüzden tam bir LÜMPEN. -    Üstelik çalışmıyor. — Kediler çalışmaz ki. — Çalışır, çalışır… Bahçede dolanıyor ama kuşun peşinde değil, böcekle işi yok, fare desen zerre umurunda değil, geçen yıl bahçeyi fareler bastı dönüp bakmadı bile. — Ee, ev kedisi işte… — Tamam da, bana tamamen bağımlı. Sabah mama, öğlen mama, akşam mama… Ama bir yandan da evin gerçek sahibi. Koltuk onun, pencere onun, mutfak onun. Ben ise sadık hizmetkârı. — Eee, lümpenler böyledir işte… — Yani düşündüm de, ben evde çalışan üreten hizmet eden ORTA DİREĞİM, o ise keyif süren bedavacı LÜMPEN. -          Geçenlerde gazetelerde Türkiye’deki gelir dağılımının inanılmaz derecede bozulduğunu, ORTA DİREĞİN yok olduğunu okuyunca arkadaşımın kedisi ve bana söyledikleri aklıma geliverdi. Ben ilk ORTA DİREK lafını Turgut ÖZAL’dan duymuştum. ORTA DİREK ülkemiz için son derece önemli olduğunu belirtmiş ve onu bir evin tüm yükünü taşıyan evi ayakta tutan ANA DİREĞE benzetmişti. Turgut Özal “Orta Direk” dediğinde de millet bir an umutlanmıştı. Bizler evimizin sorumluluğunu çalışarak, üreterek, düşünerek alacak ülkenin taşıyıcı kolonları olacaktık. Ama ne gezer. Özal Uyguladığı politikalarla tam tersi oldu.   O günden bu yana bu direk o kadar zayıfladı ki, artık değil taşıyıcı ana kolon olmak, dokununca çökecek çürük bir direk gibi oldu. Onun ötesinde ORTA DİREK kalmadı yerine LÜMPENLERE bırakıp yok oldu gitti.   LÜMPENİN tarihi insanlık tarihi kadar eski. Sosyalist terminolojiye göre herhangi bir sınıf bilinci olmayan, çalışmayan, üretmeyen insan toplulukları. Günümüzde de herhangi bir amacı olmayan, cahil, çıkarları peşinde koşan insanlar.   Neyse tarih dersi gibi olsun diye söylemiyorum ama orta sınıf meselesi ta Aristo’dan beri var. Prof. Ersin KALAYCIOĞLU öyle söylüyor. Sonra İngilizler 1745’te “middle class” diye bir şey keşfetti. Dediler ki: “Bu adamlar yani ORTA DİREK ekonomik özgürlüğe sahip, eğitilmişler, aristokrat gibi düşünüyorlar, sorguluyorlar, devleti yönetmek isteyenlerden torpil filan beklemiyorlar. Biz bu sınıfı güçlendirirsek ekonomide, adalette, toplumda güçlenir ve özgürleşir. Onlar dediklerini yaptılar, başardılar. Ama işte bizim hikâyemiz başka. Bizim orta direk, lümpenlerin gölgesinde çok küçük zayıf bir azınlık olarak kaldı, adeta yok oldu. Eleştirel ORTA DİREK yaşam felsefesi ortadan kalkınca da lümpen olmak, adeta özendirilen bir yaşam felsefesi oldu bizde. Orta sınıf özgürlük, hukuk ve demokrasi isterken, lümpenler imar affı isterler. Rüşvetle işlerini çözer oldu. Onlar siyasetçilerin peşinden ayrılmazlar, ama ülke için değil, kişisel menfaatleri için. Bir torba kömür, bedava makarna ya da bayram harçlığı için dünyaları satarlar. Ama en trajik olan ne biliyor musun?  TÜSİAD’ın açıklamasını duyunca, işin sonunda hepimiz farkında olmadan o lümpen kediye dönüştüğümüzü anlıyoruz galiba… Sanki hayat felsefemiz koltukta miskin miskin yan gelip yatarak önümüze konulan mamaya şükretmek.  
Ekleme Tarihi: 03 Mart 2025 - Pazartesi
ERGİN KALINOĞLU

Lümpen Kedim, Orta Direğin Çöküşü ve TÜSİAD

 

— Lümpen gel kızım.
— Aaa, kedime lümpen mi diyorsun?
— Evet, niye şaşırdın ki? O tam bir lümpen.
— Ama o bir kedi…
— E, hazırcı ve tembel işte tam da bu yüzden tam bir LÜMPEN.

-    Üstelik çalışmıyor.
— Kediler çalışmaz ki.
— Çalışır, çalışır… Bahçede dolanıyor ama kuşun peşinde değil, böcekle işi yok, fare desen zerre umurunda değil, geçen yıl bahçeyi fareler bastı dönüp bakmadı bile.
— Ee, ev kedisi işte…
— Tamam da, bana tamamen bağımlı. Sabah mama, öğlen mama, akşam mama… Ama bir yandan da evin gerçek sahibi. Koltuk onun, pencere onun, mutfak onun. Ben ise sadık hizmetkârı.
— Eee, lümpenler böyledir işte…
— Yani düşündüm de, ben evde çalışan üreten hizmet eden ORTA DİREĞİM, o ise keyif süren bedavacı LÜMPEN.

-         

Garfield Hakkında 10 Tuhaf Bilgi: Çizgi Diyarın Tembel Kedisi

Geçenlerde gazetelerde Türkiye’deki gelir dağılımının inanılmaz derecede bozulduğunu, ORTA DİREĞİN yok olduğunu okuyunca arkadaşımın kedisi ve bana söyledikleri aklıma geliverdi.

Ben ilk ORTA DİREK lafını Turgut ÖZAL’dan duymuştum.

ORTA DİREK ülkemiz için son derece önemli olduğunu belirtmiş ve onu bir evin tüm yükünü taşıyan evi ayakta tutan ANA DİREĞE benzetmişti.

Turgut Özal “Orta Direk” dediğinde de millet bir an umutlanmıştı.

Bizler evimizin sorumluluğunu çalışarak, üreterek, düşünerek alacak ülkenin taşıyıcı kolonları olacaktık.

Ama ne gezer.

Özal Uyguladığı politikalarla tam tersi oldu.

 

O günden bu yana bu direk o kadar zayıfladı ki, artık değil taşıyıcı ana kolon olmak, dokununca çökecek çürük bir direk gibi oldu.

Onun ötesinde ORTA DİREK kalmadı yerine LÜMPENLERE bırakıp yok oldu gitti.

 

LÜMPENİN tarihi insanlık tarihi kadar eski.

Sosyalist terminolojiye göre herhangi bir sınıf bilinci olmayan, çalışmayan, üretmeyen insan toplulukları.

Günümüzde de herhangi bir amacı olmayan, cahil, çıkarları peşinde koşan insanlar.

 

Neyse tarih dersi gibi olsun diye söylemiyorum ama orta sınıf meselesi ta Aristo’dan beri var.

Prof. Ersin KALAYCIOĞLU öyle söylüyor.

Sonra İngilizler 1745’te “middle class” diye bir şey keşfetti. Dediler ki: “Bu adamlar yani ORTA DİREK ekonomik özgürlüğe sahip, eğitilmişler, aristokrat gibi düşünüyorlar, sorguluyorlar, devleti yönetmek isteyenlerden torpil filan beklemiyorlar.

Biz bu sınıfı güçlendirirsek ekonomide, adalette, toplumda güçlenir ve özgürleşir.

Onlar dediklerini yaptılar, başardılar.

Ama işte bizim hikâyemiz başka.

Bizim orta direk, lümpenlerin gölgesinde çok küçük zayıf bir azınlık olarak kaldı, adeta yok oldu.

Eleştirel ORTA DİREK yaşam felsefesi ortadan kalkınca da lümpen olmak, adeta özendirilen bir yaşam felsefesi oldu bizde.

Orta sınıf özgürlük, hukuk ve demokrasi isterken, lümpenler imar affı isterler.

Rüşvetle işlerini çözer oldu.

Onlar siyasetçilerin peşinden ayrılmazlar, ama ülke için değil, kişisel menfaatleri için.

Bir torba kömür, bedava makarna ya da bayram harçlığı için dünyaları satarlar.

Ama en trajik olan ne biliyor musun?

 TÜSİAD’ın açıklamasını duyunca, işin sonunda hepimiz farkında olmadan o lümpen kediye dönüştüğümüzü anlıyoruz galiba…

Sanki hayat felsefemiz koltukta miskin miskin yan gelip yatarak önümüze konulan mamaya şükretmek.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve trakyaolay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember