İktidardakiler bu söze güvenip neler yapmadı ki! El feneri kullanan hırsılara ceza verirken “deniz feneri” kullanan hırsızlara makam verdiler. Hırsızlığın adını da “günah işleme özgürlüğü” koydular. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarda ülkeyi şampiyon yaptılar. ABD liler kafamıza çuval geçirmişti, “müzik notası mı veriyorsun” diyerek sineye çektiler. “Yes be annem” diyerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kahramanı Denktaş’ın kemiklerini sızlattılar. 10 Kasımda Suudi Kralına devlet şeref madalyası taktılar. Rant uğruna Atatürk havalimanına uyduruk COVİD hastanesi yaptılar. Şehide “kelle” Apo’ya “sayın” payesi verdiler. Tarım ülkesi olan Türkiye’yi saman ithal eder duruma düşürdüler. Camilerde seçim mitingi yaptılar. “Cahilin ferasetine güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyen akademisyeni YÖK’e atadılar. Valiliklerden TC yi kaldırıp “Türk diye bir ırk yoktur” dediler. Sınırda çadır mahkemeleri kurdular. Kendi çocuklarını yurt içi ve yurt dışında özel okullarda okutup gariban çocuklarını tarikat yurtlarında tecavüze maruz bıraktılar. “Anayasada laiklik olmamalı” diyen meczubu TBMM ye başkan yaptılar. Memleketi kaçak göçmenlerin yolgeçen hanına çevirdiler, onların yerine vatan evlatlarını onların ülkelerinde ateşe sürdüler. Çocuklarımızı kindar ve dindar bir nesil olarak yetiştirmek için imam hatiplere kaydolmak zorunda bıraktılar. Kendileri saraylarda sefa sürerken ayakta durmakta zorlanan evlerden çıkan şehitler için utanmazca “Allah onları şehitlikle ödüllendiriyor” dediler. Millet yerine milletin orasına koyan 5 li çeteyi korudular. Ordusu olmayan İsviçre’de bile askeri hastane varken ülkenin askeri hastanelerini kapatıp savaşanların sağlığını ve ümidini katlettiler. 50 milyon dolara tank palet fabrikasını satıp, 800 milyon dolara maket dinozor parkı yaptılar. “Bakara makara” diyen densizi büyükelçi yaptılar. “Asrın depremi” bunların beceriksizliği yüzünden “asrın felaketine” dönüştü. Depremde ölenlerin gerçek sayılarını hakkında hep yalan söylediler. İktidar yandaşları üç beş yerden maaş alırken emeklileri açlığa mahkum ettiler. Ekonomiyi öylesine çöküntüye uğrattılar ki yiğidi bir soğana muhtaç ettiler. Bunları unuttuk zannediyorlar. Hiç ümitlenmesinlar. Her şey aklımda...